Kade-i ahire yani son oturuştaki süre Hanefîler'e göre "teşehhüt" miktarıdır. Teşehhüt miktarı ise, "Tahiyyât" duasını okuyacak kadar bir süredir. Şâfiî ve Hanbelîler'de ise farz olan oturuş süresi teşehhüt miktarına ilâveten bir de Hz. Peygamber'e salavat getirilebilecek ("Allahümme salli alâ Muhammed" diyecek) kadardır. Mâlikî mezhebine göre farz olan, hiç değilse selâm vermeye elverişli bir süre oturmaktır.
Namaz ibadetinin ana çatısını oluşturan şartlar ve rükünler bunlar olmakla birlikte, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ta'dîl-i erkân ve namazdan kendi fiili ile çıkmak da fakihlerin bir kısmına veya çoğunluğuna göre namazın farz veya vâcipleri arasında sayılır. Bu sebeple bu iki kavram hakkında burada bilgi verilmesi yerinde olur.
Kade-i ahire oturuş şekli
Kade-i ahirede oturuşları erkeklerde ve kadınlarda farklıdır. Erkekler sol ayaklarının üzerine otururlar. Bu esnada sol ayak parmakları sağ bakar. Sağ ayakları ise yere dik bir şekilde konur ve parmaklar kıbleyi gösterecek şekilde öne doğru kıvrılır. Sağlıklı bir erkek için bu şekilde oturmak sünnettir.
Kadınlarda ise kade-i ahire ise biraz daha farklıdır. Kadınlar direkt olarak kalçalarının üzerine otururlar ve ayaklarını sağ doğru yayarlar. Bu oturuşta baldırlar birbirine yakın olmalıdır. Kadınların bu oturuş şekli için de aynı şekilde bir zorunluluk olmasa da, herhangi bir sağlık sorunu olmadıkça bu şekilde oturulması tercih edilmelidir.
“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac Suresi, 77. ayet)