Özrünün durumuna göre kişi namazını diz çökerek, bağdaş kurarak ya da ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılabilir. Tabi ki burada önemli olan keyfi olmamak, birinin eli ayağı tutarken ve namazın rükünlerini düzgünce yapabilecek gücü varken, sandalyede oturarak veya yaslanarak daha rahat bir şekilde namaz kılmayı tercih etmemelidir. Böyle bir namaz gerçekten bir özrü bulunan kılamayacak derecede sakat olanlar içindir.
Din İşleri Yüksek Kurulunun fetvasına göre; eğer kişinin geçerli bir sağlık sorunu yoksa "taburede namaz kılmanın doğru olmayacağını" söylemiştir.
Sakat durumda namaz kılma
Namazın ayakta kılınması yani kıyam namazın farzlarından biridir. Dolayısıyla gücü yeten kişinin mutlaka namazı ayakta kılması şarttır. Gücü yetmeyen, sakat olan, özrü olan kişi namazı oturarak kılabilir.
Kişi nasıl oturabiliyorsa öyle oturmalıdır. Bağdaş kurabilerek oturuyorsa öyle oturmalı, ayaklarını uzatarak kılabiliyorsa öyle kılar. Yani nasıl kılabiliyorsa öyle kılmalıdır. Oturarak namaz kılmanın bir şekli yoktur. Bu da mümkün değilse sandelyede, koltukta namaz kılabilir.
Rüku ve secdeleri yapabiliyorsa yapar, gidemeyecek durumda ise oturduğu durumda biraz eğilerek rüku yapar, biraz daha eğilerek secde yapar.
Diyanete göre oturarak namaz
- Din işlerine göre; ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rükudan sonra yere oturarak secdeleri ima ile (vücutlarını veya başlarını eğerek) yapar.
- Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar. Bu oturmayı nasıl gücü yetiyorsa öyle yapar.
Peygamber Efendimiz'in (sav) bu konu hakkında hadisi şöyledir;
"Namazı ayakta kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, buna da güç yetiremezsen yan üzere yaslanarak kıl." (Buhari)
Peygamberimiz (sav) döneminde sandelye vardı ama bununla kılanabileceği hakkında bir hadis yok. Bununla beraber bunu yasakladığına dair bir hadis veya bilgi de yoktur.