Naziat Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Ve-nnâzi’âti garkâ
2- Ve-nnâşitâti neştâ
3- Ve-ssâbihâti sebhâ
4- Fe-ssâbikâti sebkâ
5- Felmudebbirâti emrâ
6- Yevme tercufu-rrâcife
7- Tetbe’uhâ-rrâdife
8- Kulûbun yevme-izin vâcife
9- Ebsâruhâ hâşi’a
10- Yekûlûne e-innâ lemerdûdûne fî-lhâfira
11- E-izâ kunnâ ‘izâmen nahira
12- Kâlû tilke izen kerratun hâsira
13- Fe-innemâ hiye zecratun vâhide
14- Fe-izâ hum bi-ssâhira
15- Hel etâke hadîśu mûsâ
16- İz nâdâhu rabbuhu bilvâdi-lmukaddesi tuvâ
17- İzheb ilâ fir’avne innehu tagâ
18- Fekul hel leke ilâ en tezekkâ
19- Ve ehdiyeke ilâ rabbike fetahşâ
20- Fe-erâhu-l-âyete-lkubrâ
21- Fekezzebe ve ’asâ
22- Śumme edbera yes’â
23- Fehaşera fenâdâ
24- Fekâle enâ rabbukumu-l-a’lâ
25- Fe-ehazehu(A)llâhu nekâle-l-âhirati vel-ûlâ
26- İnne fî zâlike le’ibraten limen yahşâ
27- E-entum eşeddu halkan emi-ssemâ benâhâ
28- Rafe’a semkehâ fesevvâhâ
29- Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ
30- Vel-arda ba’de zâlike dehâhâ
31- Ahrace minhâ mâehâ vemer’âhâ
32- Velcibâle ersâhâ
33- Metâ’an lekum veli-en’âmikum
34- Fe-izâ câeti-ttâmmetu-lkubrâ
35- Yevme yetezekkeru-l-insânu mâ se’â
36- Ve burrizeti-lcahîmu limen yerâ
37- Fe-emmâ men tagâ
38- Ve âśera-lhayâte-ddunyâ
39- Fe-inne-lcahîme hiye-lme’vâ
40- Ve-emmâ men hâfe mekâme rabbihi ve nehâ-nnefse ‘ani-lhevâ
41- Fe-inne-lcennete hiye-lme’vâ
42- Yes-elûneke ‘ani-ssâ’ati eyyâne mursâhâ
43-
Fîme ente min zikrâhâ
44- İlâ rabbike muntehâhâ
45- İnnemâ ente munziru men yahşâhâ
46- Ke-ennehum yevme yeravnehâ lem yelbeśû illâ ‘aşiyyeten ev duhâhâ
Sesli Dinle
Naziat Suresi Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara,
2- Andolsun (mü'minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara,
3- Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere,
4- Derken, öne geçenlere,
5- Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz).
6, 7- Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.
8- O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır.
9- Onların gözleri (korku ile) inecektir.
10- Şöyle derler: "Biz gerçekten gerisingeriye eski halimize mi döndürüleceğiz?"
11- "Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?"
12- "Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür" dediler.
13- Halbuki o, bir haykırıştan (sûr'un üfürülmesinden) ibarettir.
14- Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
15- (Ey Muhammed!) Mûsâ'nın haberi sana geldi mi?
16- Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti:
17- "Haydi Firavun'a git! Çünkü o azmıştır."
18- "Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?
19- Seni Rabbine ileteyim de ona karşı derinden saygı duyup korkasın!"
20- Derken Mûsâ O'na en büyük mucizeyi gösterdi.
21- Fakat o, Mûsâ'yı yalanladı ve isyan etti.
22- Sonra sırt dönüp koşarak gitti.
23- Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi:
24- "Ben, sizin en yüce Rabbinizim!" dedi.
25- Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.
26- Şüphesiz bunda Allah'tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
27- (Ey inkarcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
28- Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.
29- O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.
30- Ardından yeri düzenleyip döşedi.
31- Ondan suyunu ve merasını çıkardı.
32- Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
33- Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.
34, 35 - En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.
36- Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.
37, 38, 39- Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
40, 41- Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
42- Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.
43-
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?
44- Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir.
45- Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın.
46- Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler.